Çocuk doğduğu günden itibaren anne memesi veya biberon ile hem beslenir hem de sakinleşerek rahatlar. 3 yaş civarında ise kendi bedenini keşfetmeye yönelir. Tesadüfen cinsel organını ellemek ya da sürtmek suretiyle tamamen fizyolojik temelli bir haz duygusu yaşar. Çocuk bulduğu bu haz kaynağını bir amaca yönelik olarak tekrar tekrar kullanır. Cinsel düşünce ve hayallerden arınmış bu duygu insan biyolojisinin gereğidir ve parmak emmekten farklı bir eylem değildir. Ergenlik öncesi çocuklarda erişkinlerde olduğu gibi cinsel istek ve uyarılmışlık hali söz konusu değildir. Dolayısıyla bebeklik döneminde başlayan mastürbasyonun cinsel bir anlamı yoktur.
Çocuğun cinsel organını eliyle ya da sürtünerek uyarırken, terleme, kızarma ve sık nefes alma gibi belirtilerin gözlendiği bu duruma çocukluk dönemi mastürbasyonu denir. 2-3 yaşlarında tamamen fizyolojik sayılan bu olayın giderek sıklaşması ve ileri yaşlarda da devam etmesi bir problemin habercisi olabilir.
Önceki yıllarda, yalnız büyüyen, kendisi ile ilgilenilmeyen, çevreden gelen uyarıdan ve sevgiden yoksun çocuklarda mastürbasyon gözlendiği düşünülürdü. Oysa ilgiden yoksun olmayan, çok sevilen ve anne çocuk arasında ilişki sorunu olmayan çocuklarda da mastürbasyona rastlanmaktadır. Bu nedenle çocukluk dönemi mastürbasyonu tek bir nedene bağlı gelişen bir durum değildir. Son araştırmalarda uzun süre devam eden çocukluk dönemi mastürbasyonunun, bir çeşit takıntı (saplantı) olduğu bildirilmiştir.
Çocukluklarda uzun süren ve gün içinde defalarca tekrarlanan, çocuğun yeme ve uyuma gibi günlük aktivitelerine bile engel olabilecek sıklıkta mastürbasyon davranışına rastlanabilir. Bu çocuklar her boş buldukları vakitte gizlice bir odaya kapanır ve dakikalarca mastürbasyon yaparlar. Bu derecede aşırı mastürbasyonun nedeni mutlaka bulunmalıdır. Bu durumda mastürbasyon adeta bir takıntı haline gelmiştir. Kardeş doğumu, anne babadan birinin evden uzaklaşması gibi çocuğu zedeleyebilen durumlarda da aşırı mastürbasyona rastlanabilir.
Bazen çocuğun cinsel organında kaşıntılı bir yara bulunması mastürbasyon benzeri bir olayı tetikleyebilir. Ayrıca cinsel tacize uğramış çocuklarda bu derece aşırı mastürbasyona rastlanabilmektedir. Ergenlik döneminde merak ile başlayan mastürbasyon davranışı, zamanla aşırı bir hal alabilir. Bu durumda ailenin çocuğa suçluluk duygusu yaşatacak tavır ve sözlerden kaçınması gerekir.
Çocuğunu cinsel organıyla oynarken gören anne babalar büyük telaşa kapılırlar. Çocuklarının yaptığı iş onları utandırır, özellikle yabancıların yanında çok rahatsız olurlar. Bir kısım anne babalar çocuğunun cinsel bozukluk gösterdiğini ve ileride bunun büyük sorun oluşturacağını düşünürler. Bunun için çocuğa değişik cezalar verip, ayıp, günah gibi sözlerle engellemeye çalışırlar. Oysa çocuğa suçluluk duygusu yaşatmak problemi daha da çözülmez hale sokacaktır.
Anne babanın mastürbasyona karşı vereceği tepki sorunun büyüyüp büyümemesinde belirleyici olacaktır. Anne baba çocuğuna, mastürbasyon davranışını bildiği izlenimi vermeli, ancak hiçbir zaman cezalandırma ve suçluluk duygusu yaşatacak sözler söyleme yoluna gitmemelidir. Çocuk mastürbasyona başladıktan sonra onu uyararak yapmamasını istemek yerine, ilgisini başka bir yöne çekmek gerekir. Küçük çocuklarda sadece bu tutum dahi mastürbasyonun azalmasına neden olabilir. Mastürbasyonun sıklaşması ve devam etmesi durumunda, altta yatan başka psikolojik nedenlerin araştırılması gerekir. Bu nedenle aileler vakit geçirmeden psikiyatrik yardım almalıdırlar.