blog_img1

ÇOCUKLARDA DÜRTÜSELLİK

Çocuklar yaşamlarının ilk yıllarında dürtüleri ile hareket eder, başta aile olmak üzere sosyal çevrenin etkisiyle giderek dürtülerini kontrol edebilmeyi öğrenirler. Bu nedenle acıktığında ağlayan, isteklerinin olması konusunda tutturan, zaman ve mekân tanımadan rahatça hareket eden bir çocuğun yaptıkları eğer bebeklik döneminde ise bizleri çok da rahatsız etmez. Çünkü henüz kendini kontrol edebilme ve karşı tarafın duygularını anlayabilme becerisi gelişmemiştir.

Dürtüsellik “sonunu düşünmeden eyleme geçme” olarak tanımlanır.

Bu çocuklar sabırsızdırlar, sıralarını beklemekte güçlük çekerler. Disipline uymaz, kuralları uygulamaz, kurallara ve otoriteye karşı gelirler. Kendi kafalarına göre hareket etmeyi yeğlerler. Kendileri ve çevresindekiler için zararlı olabilecek fevri hareketleri ve sınırları sürekli aşma çabaları davranış sorunlarının ilk habercisidir. 

Dürtüselliği olan çocuklar diğer çocuklarla birlikte olduklarında, örneğin oyun oynarken sürekli kendi isteklerinin olmasını isterler. Oyunun kurallarını kendileri belirler, kuralları kendilerine göre yorumlar, zaman zaman kuralları bozar ve oyunda hâkimiyeti ele geçirmeye çalışırlar. Böyle bir durumda diğer çocuklar oldukça rahatsız olur ve genellikle kavga çıkar. Arkadaşıyla oyuncaklarını paylaşamama, en iyisinin hep kendisinde olmasını isteme, yenilgiye asla tahammül edememe, sıra bekleyememe, sabır gerektiren durumlarda sabredememe yine arkadaş ilişkilerini bozan önemli nedenler arasındadır. Hareket ve sözleriyle arkadaşlarını rahatsız ettkilerinden arkadaşları arasında istenmeyen çocuk ilan edilirler. Okulda öğretmeninin uyarılarını göz ardı eder, çizdiği sınırları aşmak için çabalarlar. Sınıfta kurallara uymayarak düzeni bozarlar.

Bu çocuklar genellikle korkusuzdurlar.  Örneğin okul öncesi dönemde annenin elini tutmadan yolda yürüyebilir, dışarıda anneyi bırakıp gidebilir, girilmemesi gereken bir yere rahatlıkla girebilir, hiç tanımadıkları yabancı ortamlarda da korkusuzca hareket edebilirler. Aşırı cesaretleri evde, okulda ve dış dünyada sıklıkla kazaya maruz kalmalarına neden olur. Canları yandığında fazla ağlamamaları dikkat çekicidir. 

Şiddet içerikli görüntüleri, oyunları ve oyuncakları çok severler.

Evde ve bilgisayar ekranında daha çok bu tür görüntülerin yer aldığı film ve oyunları tercih ederler. Filmin karakterlerini canlandırmaya çalışırlar. O karakter gibi davranıp, o karakter gibi sözler söylerler.

Engellenmeye tahammül edemezler. İstekleri yerine gelmediğinde, isteklerini engellediğinizde ve bir sınır koyduğunuzda ya ısrarla bu sınırı aşmaya çalışırlar ya da ağır öfke nöbetleri geçirirler. 

Aslında her çocuk hatalı ve yanlış davranışlarda bulunabilir. Ancak gerek çevreden gelen uyarılar ve cezalar, gerekse kendi edindikleri kötü tecrübeler sayesinde olaylardan ders çıkartarak hataları tekrarlamaz. Oysa dürtüselliği olan çocuklar genellikle ceza ve ödülden anlamadıkları gibi, başlarına gelen üzücü ya da kötü bir olaydan da ders çıkaramazlar. Kendileri ile konuştuğunuzda ise eylemin sonucunda olabilecekleri tahmin eder ve bu konuda sağlıklı yorumda bulunurlar. 

Ailenin sürekli konuşup nasihat etmesi, yanlışları konusunda çocuğu uyarması bir sonraki yanlışların oluşumunu engellemez. Kendilerine nasihat edildiğinde  “aslında ben yapmak istemiyorum, içimden bir şey beni zorluyor” ya da “bana böyle şeyleri yapmamı içimden birisi söylüyor” gibi sözlerle dürtüselliğin yapısal bir bozukluk olduğunu gösteren çok net ifadeler kullanırlar. Dürtüsellik, beyin fonksiyonları ile ilgili yapısal bir sorundur. Erken yaşta tedavi edilmesi gerekir. Böylece ileri yaşlarda daha ciddi davranış sorunları oluşmasının önüne geçilmiş olur.